21 Haziran 2003
Türkiye unutkan mıdır? Unuttuğu için her şeyi yeni kabul edip suskun mu kalır? Her şeyin sil baştan olması bundan mıdır? Emekler unutulur, insanlar unutulur, yapılanlar unutulur. Unutmanın bir sınırı yok mudur?
Devir değişince hırsızlar, kokuşmanın yaratıcıları; temiz toplumun ‘önderi’ mi olur? Öyle davranılınca sanki öyle olunuyormuş gibi! Sanki temiz toplum mücadelesi yeni başlamış, sanki bu uğurda hiç kimse kavga vermemiş ve bundan sonra da vermeyecekmiş gibi davrananları görüyor musunuz?
Yeni komisyon ısmarlandı
İnsanı bunlar karşısında şaşırtan değil ama, tiksindiren; daha düne kadar el etek öperek, aman dileyerek, aldıkları yardımlarla hukuku iğfal ederek, siyaseti, hükümeti kullanarak pasaklılıktan kurtulmaya çalışanların, bugün temizlik dersi vermeleri ve kampanyalar açmaları. Gerçi o kampanyaların, kumpanya olduğunu bilenler bilir.
Bence unutkanlıktan değil başımıza gelenler, bilgisizlikten. Yarı cehaletten.
TBMM Yolsuzluk Komisyonu çalışmaları sırasında ortaya çıkanlar, devletin müfettiş raporları, savcılıkların fezlekeleri. Bunlarla ilgili olarak Komisyon CHP ile AKP olarak ikiye bölünmüş durumda. CHP’ye göre AKP dosyaların Recep Tayyip Erdoğan ile Melih Gökçek kısımlarını görmezden geliyor. Yarın iktidar değiştiğinde siyasetin yeni görevi hazır. Erdoğan ve Gökçek hakkında komisyon kurulacak. Var mısınız iddiaya. Bu kafadan başka ne çıkar ki?
Olmuyor, çünkü bu dosyalar bugün ortada. Mahkemelere gitti. Hukuk bunlarla ilgili karar veriyor. Davalar görülüyor. Suçlanan belediyecilerin bir kısmı hükümet oldu. İyi de devlet de mi oldular? Hukuk da mı oldular? Hukuk, iktidara göre karar veriyorsa, dün iktidar sahiplerine ayrı hukuk, bugünkülere ayrı hukuk uygulanılıyorsa, bu ülke batmıştır. Hukuku olmayan ülkenin parlamentosu olur mu? İktidarı olur mu? Muhalefeti olur mu? Olmaz. Hukuku olmayanın devleti de olmaz. Ve en önemlisi de Meclis Komisyonu hukuk yerine kendisini koyamaz. Savunma hakkını kimse küçümsemesin. Gün gelir savunma hakkı herkese lazım olur. Hukuku aşan tanımlamalar, popüler olabilir ama, gerçek midir? Gerçeği süslü lafların altında saklayanlar mı doğrucu?
Kumpanyacılar
Bugün bağırıp çağıranlara, özellikle de medyada kumpanyalar düzenleyenlere iyi bakın. Bakın ki dün ne yaptıklarını, ellerinde hangi karaların olduğunu, bununla neyi amaçladıklarını iyi görün. Girin internete bakın bakalım o kumpanya sahiplerinin adlarının altında neler yazıyor. Onlar neler yazmış çizmişler. Ondan sonra oynanan tiyatroya gülün geçin.
Türkiye’nin sorunu kim temizlik yapmaya kalktıysa ondan hesap sorulmasıdır. Şimdi Zekeriya Temizel’e bile kara çalmaya çalışıyorlar. Bakın nasıl yıkılıp, yanıldıklarını anlayacaklar. Ama yaptıkları yanlarına kar kalacak. Zekeriya Temizel’den intikam almak isteyenler, dün ondan affedilmeyi bekleyenler. O onları affetmedi ya, bugün sıra onlarda. Vur abalıya. Ama öyle değil artık. Bu millet kimin temiz, kimin kirli olduğunu çok iyi görüyor.Temizel’e yapılmak istenen bir örnektir. Aslında o çıkıp bir konuşsa, bakın ne kirler çıkar daha ortaya. Ama yasalara saygısı tutar onu. Suskunluğu bilmezlikten değil. Hukuka olan saygısındandır.
Gerçi sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyledir, her kim temiz toplum için çabalamış ve bir başarıya imza atmışsa, namussuzları zora sokmuşsa, mutlaka birkaç yıl sonra intikam için saldırılır ona. Bu da geçer ‘Temizeller’ aldırma.
Sorunu çözmek
Meclis araştırmalarından siyasi şov çıkar. Halk oyalanır. Tersi geçerli ise neden kimse hukuku düzeltmeye çalışmıyor. Yargı bağımsızlığını sağlamıyor. Hani Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyacak savcılık kurumunun tarafsızlığı? Hani yargıç teminatı? Hani memurin muhakemat düzenlemeleri? Hani dokunulmazlık sınırlamaları? Hani ihale yasası? Hani şeffaf devlet? Hani polisin partizanlıktan ayıklanmasıyla ilgili düzenlemeler?
Yüce Divan’a adam yollamak ciddiyet ister. Hukuk öyle tecelli eder ki bazen, siyaseti ticaret ile karıştıranlar, hukuku guguk sayanlar utanırlar. Saklanacak yer ararlar, halkın arasına çıkamazlar. Ne Türkiye sahipsiz, ne de Zekeriya Temizel gibi karakterli vatan evlatları. Unutulacakların da bir sınırı var, unutulmayacakların da.