20 Mart 2003
Türkiye’den bakıldığında Irak olayının iki yüzü gözüküyor. Bunlardan birincisi Amerika ile ilişkiler, ikincisi Kuzey Irak’ta bundan sonra yaşanacaklar. Ankara’da Irak muhalefeti olarak adlandırılan Kürt ve Türkmen gruplarının toplantılarına damgasını vuran da bu iki bakış açısı oldu. Kürt gruplarla Amerika, Türkiye ile işbirliği noktasında yapılacakları konuştular. Türkiye Türkmenler’i bölgenin asli unsuru olarak kayda geçirtti. Kürtler’in ve Amerika’nın bölgesel şartlarına ve petrol bölgelerine ilişkin isteklerini kabul etti. Türkiye ve Kürtler petrol bölgelerinden uzak duracaklar.
Amerika ile Türkiye arasında ise ekonomik anlaşmaların gölgesinde geçen bir ilişki kırılması yaşanıyor. Bu kırılma stratejik ortaklığı zedeleyebilecek noktalara ulaşmadan durmalı. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerde amaç üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Bu kırılmada sorunun düğüm noktasını bizim yeni siyasi anlayışımız kadar ve belki de ondan çok Amerikan tarafının yeni Ankara’yı iyi okuyamaması etkin oldu. Türkiye’de yeni siyasal yapıyla Amerika’nın alışık olduğu Türk siyasi yapısı arasındaki farkı, Ankara’daki Amerikan misyonu Washington’a yeterince yansıtamadı. Ankara’da siyasi dalkavuklar ile gerçek nabzın oluştuğu çevreler arasında sıkışan Amerikalılar, gerçekten çok hayal satanların görüşlerine önem verdiler. Sonuç ortada.
* * *
Aslında bir hafta sonra burada görüş bildirmemiz gereken konuların arasına Türk askerinin Kuzey Irak’taki varlığı sorununu da eklememiz gerekecek. Çünkü yarın tezkere sonrasında Türk askeri Kuzey Irak’ta konuşlanacak. Burada askerimizi bekleyen önemli sorunlar da var.
Örneğin Türkiye’ye zaman zaman hırçın zaman zaman dost gözükmeye çalışan Kürt grupların liderleri hiç de hoş olmayacak oyunlar oynuyorlar.
Örneğin bir Kürt göç dalgası Türkiye ve İran’a doğru Amerikalılar ile Kürt liderlerin ortak operasyonu olarak tezgahlanıyor. Türkiye’nin kara birliklerinin Kuzey Irak’a açılacağı iki koridor bu sivil unsurlar tarafından kapatılıyor. Nasıl mı? Kürt gruplar savaş ile ilgili olarak önceden hazırlanan planlar doğrultusunda şimdiden sivil halkı göçe sevk ettiler. Bunu kışkırtarak, korkutarak, talimatlar vererek yani her yolu deneyerek yapıyorlar. Amaç Türkiye’nin kara unsurlarının bölgeye karşı girişeceği bir harekatta yolları tıkamak.
* * *
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgeye açılışını en rahat sağlayacağı iki koridor var. Bunlardan biri Süleymaniye koridoru- ki şu an 10 bin kadar sivil- bu koridoru kapatmış durumda. Bir de Habur koridoru var. Burada da bir o kadar sivil bulunuyor. Bunların bu koridorlara yönelmesi ve askeri geçişe olanak vermeyecek şekilde buraları kapatmaları bir rastlantı mı? Hayır. Planlı.
Türkiye bölgesel inisiyatifini, artık Kürt devleti kurulur mu noktasından kurtarmalıdır. Bununla ilgili gerekli kararlılığı ortaya koydu mu bunu keser. Önemli olan artık bundan sonra bölgesel ve yeni düzen açısından önemli adımları atabilmektir. Bunun için Türkiye’nin acil olarak bölgesel analiz ve stratejik değerlendirmelerini tamamlayıp, askere gerekli birikimleri aktarması lazım. Bundan sonra siyasetten daha etkili araç askeri unsurların etkinliğidir. Ortadoğu’da Türk Silahlı Kuvvetleri’yle, Türkiye ile mücadeleyi göze alacak bir başka askeri varlık yok. Bunu Türkiye iyi kullanmalı.