05 Mart 2002
George Soros Amerikalı para fonlarını idare eden bir spekülatör. Borsa ve para oyunları üzerinde dünyanın önde gelen birkaç adından biri. Elinin altındaki fonların büyük kısmının CIA kontrollü olduğu söylenir. Vakfı var. İlişkilerinde kullanacağı kimseleri, bu vakıf aracılığıyla iyi seçer. İmajını ve gelecek planlamalarını bu vakıf aracılığıyla kurduğu ilişkilerle belirler. Amerikan yönetiminin önemli ekonomik kozlarından biridir. Soros geçen haftayı Türkiye’de geçirdi. İstanbul Hilton Oteli’nde kaldı. Aynı günlerde Devlet Bakanı Kemal Derviş de oteldeydi. Soros ile Derviş buluşup Türkiye ekonomisini ve geleceğini de tartıştılar. Soros kadar ünlü bir para sihirbazını Derviş, Amerika’dan tanıyordur nasıl olsa. İyi şeyler de konuşmuşlardır.
İhraç malı ordu
İşte bu Soros, Sabancı Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada inanılmaz şeyler söyledi. Dedi ki: “Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü ordusudur.”
Bunu biz bize konuşurken bile dile getiremeyiz. Ama Soros apaçık ifade etti. Bunları ben söylesem DGM’deydim şimdi.
Soros aslında Amerika ve gelişmiş ülkelerin Türkiye’ye bakış açısını dosdoğru, net bir biçimde ortaya koydu. Bunun altını çizip Türkiye’de herkesin Afganistan olgusunu ve başımıza gelecek bela olan Irak savaşını, bu pencereden iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Soros’un ifade ettiği olay, Türkiye’nin askeri gücünün ve kalitesinin Amerika ve Batı için vazgeçilmez olduğudur. Türk, asker olarak savaşçıdır, ölür, öldürür, anlaşmalarına bağlıdır, NATO nedeniyle Batı standartlarına uygundur ve en önemlisi Amerika ve Batı’nın bugün işgal etmek istediği toprakları, ilişkileri, halkları en iyi Türk askeri bilir.
Bunlar onlar için iyi olanlar. Peki ama Türkiye bu noktada ne düşünecek?
Türk için asker…
Batı’nın asker kavramı ile Türk’ün asker kavramı arasında dağlar kadar fark var. Batılı asker kavramını toplum yapısının üçüncü sınıf unsuru sayar. Türkiye askeri varlığını mevcudiyetinin tek unsuru olarak görüyor. Batı ekonomisini, kurumlarını daha başka değerlerini ordularından önce görüyor. Düşünün 15 yıllık bir terör mücadelesinden sonra evlatlarını hala davul zurna ile askere gönderen, bir evladı öldüğünde diğerini yerine şehit olsun diye, kavga sürsün diye askere yollayan başka bir toplum var mı? Batı’da askere çağrılanlar kaçar, sonra devletin başına geçer. Bizde idam edilir. Bir de bizim ordumuzu ihraç ürünü olarak görenlerin orduları profesyonellerden oluşuyor. Onların mesleği bu. Bizimkiler ise yurttaş. Askerliği vatan ödevi olarak yapıyoruz biz, para karşılığı değil. Bizde Genelkurmay şirket değil. Askerlik vatandaş olmanın, devlete sahip çıkmanın en önemli göstergesi bizde.
Ordu kimin için…
Şimdi durup düşünelim. Soros’un ifade ettiği ve Batı’nın bakış açısını gösteren açıklama doğru doğru olmasına da, bu ihraç ürününü biz neden kendimiz adına değil de onlar için kullanacakmışız bunu anlamadım. Bu sözler aslında Türkiye’nin ekonomik olarak, siyaset olarak ne kadar köşeye sıkıştığının da göstergesi. Soros Türkiye devletini şirket mantığına göre değerlendiriyor. Batık bir şirket. En iyi ürün ordu, o zaman onu ihraç etsin diyor. Ücreti neyse veririz havasında. Oysa devletleri devlet yapan en önemli göstergelerin başında asker düzenini, vergi düzenini ve para düzenini kendilerinin belirlemesi ilkesi gelir. Bugün Soros’un ifade ettiği olay, aslında devlet olarak başkalarının gözünde nasıl göründüğümüzün resmi aynı zamanda.
Afganistan’da Amerikan askeri olabilir, çünkü ulusal çıkarları öyle gerektiriyor. Peki ama Amerikan ulusal çıkarları için bizim Mehmetçik oralarda ne yapacak? Orada ölenlerin adını nasıl koyacağız? Vergi ve para politikalarımızı IMF, Dünya Bankası belirliyor. Peki asker politikalarımızı da onlara mı bırakacağız? Ordumuzu ihraç ürünü olarak mı değerlendireceğiz? Vatandaş çok, oralarda ölsün, karşılığında para gelsin mi diyeceğiz?
İhraç ürünü ordu, kan parası isteyen siyaset, ölüme giderken bile ne oluyoruz diyemeyen yurttaş. Neler oluyor bize diye sormaya gerek var mı?