27 Mayıs 2003
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök tam da beklediğimiz gibi konuştu. Hükümetle kavga etmeyen, ama olayları da görmezden gelmeyen, ‘idareyi maslahatçı’ olmayan, eleştirel bir düşünceyi ortaya koydu. Çünkü bazı çevreler ısrarla orduyu hırpalamanın ve özellikle de İç Hizmet Kanunu’nun tırpalanmasının peşinde koşuyorlar. Bunun adı tabii ki AB ile uyum çalışması.
Bakalım 7. pakete girecek mi ordunun reorganizasyonu meselesi.
Aslında AB paketlerine bunlar sokuşturulmasa Türkiye daha büyük adımlar atabilir AB ile tam üyelik konusunda.
Türk ordusu Türkiye’nin laik, demokratik, hukuk düzeninin hassasiyetle takip edildiğini, Türkiye’nin AB açılımından, bürokratik kadrolaşmaya kadar uzanan bir süreçte görüşlerini ve beklentilerini ortaya koymaktan geri durmayacağını birinci ağızdan dile getirdi. Bunu iyi anlaması lazım Hükümet’in. Anlar mı dersiniz?
ORDUYU ANLAYAMAMAK
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni iyi anlamak gerek. Askerin üzerinde hassasiyetle durduğu konularda hükümet anlamazlıktan gelmeye devam ediyor.
Ordu, kadrolaşmadan rahatsızım diyor, hükümet oralı değil. Ordu, AB’ye varım ama bazı endişelerim var diyor. Hükümet hiç dinlemiyor.
Ordu, 28 Şubat’a neden olan irticai gelişmeler devam ediyor diyor. Hükümet bunu hiç duymak istemiyor.
Hatta ordu, paralı askerlik için; şimdi zamanlama uygun değil, gündemde yok bu diyor, ama AKP bu konuda yasa hazırlıyor.
Anlaşabilmenin bu kadarına pes yani. Arada karbon kağıdıyla mümkün olur bu kadarı değil mi?
Demokrasilerde hükümetlerin bu tür açılımları olan asker kanadı dinleme zorunluluğu var mı? Var. Bizim gibi alaturka demokrasiler değil, bizimkilerin çok beğendiği Batı demokrasileri de ordularını dinler. Amerika, ordusunun sözünden çıkıyor mu? Sorun orduda değil. Sorun siyaset sistemimizde.
Türkiye’de siyaset ve siyasetçiyi, partileri yeniden oluşturmak gerekiyor. Bugünkü siyasal sistemin sağlıklı alternatiflerini yaratmak gerekiyor.
Bu noktada orduyu ve görev anlayışını iyi anlamak gerek. Alaturka demokrasi anlayışlarıyla Türkiye’yi ve orduyu anlamak mümkün değil.
ORDU NE YAPACAK?
Ordunun Türkiye’deki işlevini, görevini, sorumluluklarını iyi okuması gerekiyor siyasetçilerin. Demokrasilerde askerlerin dinlenmeyeceği, söylediklerinin tersinin yapılacağı diye bir kural koymaya çalışıyor bazı çevreler. Ama bu yanlış. Keşke bazı sivillerimiz, askerlerimiz kadar net ve demokrat olabilseler.
Ordunun darbe yapmayacağı mutlak. Ama AKP’nin ordu karşısında daha doğrusu kendisine engel olarak gördüğü kurumlar karşısında, darbe söylentilerini de kullanarak, giderek daha taktik sertleşmeler sergileyeceği ortaya çıkıyor. Türk ordusunun rejimle ilgili kaygılarını anayasal ve yasal zeminlerde dile getireceği, zaman zaman halkla bunları paylaşacağı da bir gerçek. İsmail Hakkı Karadayı 28 Şubat sürecinde irticayla mücadelenin bin yıllık bir kavgaya dönüşebileceğinden bahsetmişti. Şimdi aynı kavganın devam ettiğini görüyoruz. İrtica Türkiye için en önemli tehdit unsuru. Askerin bundan sonra görüş ayrılığı, genç, yaşlı diye tanımlanmadan, bir bütünlük içinde olaylara net tavır sergileyeceğini düşünürsek olayları daha fazla gerginleştirmeden yanlışlardan dönmenin yararı ortaya çıkar sanıyorum.