28 Ekim 2003
Türkiye ile Amerika arasında Irak konusunda neler oluyor? Türkiye Başbakanı’nın ağzından Amerika istediği için Irak’a asker gönderme kararı alındığını açıklıyor, asker hazırız diyor, birliklere hazır ol emri veriliyor, ama Amerika şimdi yan çiziyor. Bizim Dışişleri’nin yorumu ‘Amerika’nın kafası karışık’ şeklinde.
Oysa oturup bu uygulamalarla Türkiye’ nin nereye doğru çekildiğini görmeye çalışsalar, başımıza gelecekleri daha net algılar, duruşlarını farklılaştırırlardı.
Türkiye algısı
Amerika’nın bölgedeki valisi Paul Bremer, dün yaptığı açıklamalarda bizim görmezden geldiğimiz ama Araplar’ın, Kürtler’in ve bölgedeki diğer ülkelerin akıllarından hiç çıkartmadıkları gerçeklere vurgu yaptı. Bremer diyor ki; ‘Türkler buralarda sömürgeci olarak kabul ediliyor. Irak geçici yönetim konseyiyle Türkler bu sorunu kendi aralarında çözsünler’. Çok güzel. Türkiye yüz yıldır o topraklarda yok. Ankara’nın yorumu ise ‘İngilizler daha 50 yıl önce oralarda işgalde idiler’. Böyle bir savunma olabilir mi? Evet o zaman da işgalde idiler, şimdi de işgaldeler. Oradaki Arap da, Kürt de Amerika’yı ve İngiltere’yi işgal gücü olarak görüyor. Onların söylediği Türkiye buralara gelmesin. İşgalci olmasın. İlk attığı adımı sürdürsün. Bizimkiler bunu algılamakta zorlanıyor. Hem işgal güçlerine katılacaksın, hem de alkışlanacaksın. Böyle arabesk politikalar bize eskiden yakışmazdı ama, şimdi tam da bizi ifade ediyor.
Yedek ülke
Amerika, Türkiye’yi yedekliyor. Neye karşı yedekliyor, İran ve Suriye’ye karşı. Onların çevrelenmesinde kullanacak. Irak için de işler kötü giderse buyur benim kirlettiğimi sen temizle diyecek. Ama Kürtler bölgesel temizlikte başarılı olabilirlerse, Türkiye’ye asla Irak’ta ihtiyaç duyulmayacak. Zaten Türkiye, Kıbrıs, Ege, Yunanistan, Ermenistan, Kürt konusu dahil olmak üzere pek çok sorunla karşı karşıya kalacak. Hem de az bir zaman sonra. AB ile Amerika el ele verip Türkiye’nin ‘burnunu sürtecekler’. Planları bu. Bunu görmemek saflık olur. Yazık ederler, Türkiye bunu görüp planlarını buna uygun yapmalıdır.
Kıbrıs’ı ver, Kuzey Irak’tan vazgeç, Ermeni sınırını aç, Ege’de 12 mili kabul et, Kürtler’e otonomi tanı, af çıkar, sınırlarına 200 bin Amerikan ve İngiliz askerinin konuşlanmasına izin ver, Türkiye’de çıkacak petrol ve doğalgazın imtiyazlarında Amerikan ve İngiliz şirketlerini imtiyaz sahibi kıl, iç düzenlemelerinde çok kültürlü, çok dinli, çok hukuklu yapılara dön diye kapımızda duranlar bu tavizleri koparmak için, ellerinden geleni yapacaklar. AB havucuyla, Amerikan sopasının ne anlama geldiğini çok yakında göreceğiz birlikte. Irak ve Kıbrıs bunların başlangıcı olacak.
Türkiye ne yapacak
Türkiye kendi değerlerine, gücüne, insanına inanmıyor. Amerika’sı, Ortadoğu’su Türk’ün geçmiş birikiminden dahi korkuyor. Türkiye bugün onca bilgi, birikim ve insan kaynağına değer veremiyor. Politika üretemiyoruz, ürettiğimizi uygulayamıyoruz. Ekonomimizi önümüzü açacak düzeyde geliştiremiyoruz. Sonuçlarına katlanacağımız bir boşvermişlik, inançsızlık ve adamsendecilik içindeyiz. Etrafımızda açılımlar yaratamıyoruz. Kendi içimizde ulusal davamızın ne olduğu konusunda karar veremiyoruz. Bu kavga ve kargaşa ortamında dış tehditlere gözümüz kapalı. Bunun sonu kötü olur Türkiye için. Birilerin birkaç zamandır dile getirdiği ‘Türkiye Türkler’in yönetimine bırakılamayacak kadar önemli bir ülke ‘ lafını gerçek yaparlar, atadıkları memurların sayısını artırırlar, şaşkınlıktan toparlanamayız.