11 Nisan 2003
Irak yönetiminde bundan sonra ne olacağını biliyoruz. Amerika kendi yapılanması doğrultusunda Irak’ta kontrollü bir federasyona gidecek. Çünkü daha savaş başlamadan 1998 yılında dönemin Amerika Başkanı Clinton’a mektup yazan ve savaşı tavsiye eden kadro bugünkü Amerikan yönetimini oluşturuyor. Irak bölgelere ayrılacak. Irak’ta yol alır almaz yapılacak ikinci şey; Filistin’de Arafat’sız bir devlet oluşturmak. Araplar’ın gönlünü kazanmak için olacak bu. Kürtler de Amerika’nın sevindirecekleri arasında bulunuyor.
Onlar, Kürtler’in dahil olduğu bir federasyonun Irak için doğru tercih olduğunu düşünüyorlar. Bu arada sakın ola ki kimsenin aklına Amerika, Kürtler’e petrol bölgelerini bırakacak mı diye bir soru gelmesin. Bırakmayacak. Amerika bu savaşın ana nedenlerinden biri olan petrolü kimseyle paylaşmayacak. Irak petrolleri artık Amerika’nın. Kürtler bölgesel jandarma olarak kullanılacaklar. Amerika’nın paralı askeri olacaklar. Peki ya Kerkük kimin olacak?
* * *
Kerkük’te Kürtler’in kente girer girmez yaktığı binalara bakın: Nüfus İdaresi ve Tapu Dairesi. Neden? Türkmen kayıtlarını yok ederek Kerkük kentinin hafızasını silmek istiyorlar. Bu noktada Türkiye’nin Kerkük noktasındaki tavrı müdahale edebilirlik durumudur. Bu neye göre belli olacaktır? Bu noktada Türkiye, Amerika olmadan bir müdahaleye kalkışabilir mi?
Bu sorunun yanıtı hayırdır. Amerika istemeden veya rıza göstermeden Türk askerinin bölgeye girmesini engelleyecek o kadar çok şey var ki!
Ama Türkiye kararlı ve uygun diplomasi izleyerek çatışmasız da sorunu çözebilir. Bu noktada olması gereken şey Ankara’da siyasi iradenin net, kararlı, uygulanabilir politikalarla hareket etmesidir. Türkiye Irak olayını ancak bütünlük ve birlik içinde davranarak atlatabilir. Yoksa sonrasında olacaklar geri dönülemez noktalara taşır Türkiye’yi.
* * *
Örneğin Kürtler bölgesel güç haline dönüşür, Türkiye stratejik olarak sıkışır, Türkmenler erir gider Irak içinde, Araplar, Kürtler ve Amerikalılar varolur, Türkmenler yok sayılır. Bölgede Türkiye’nin askeri varlığı ve bu varlığın Kürtler’e karşı takınacağı tutum aslında bütün dengeleri etkiler. Amerika da bundan çok zarar görür. Ama bu politikaların devamında neyin, nasıl olacağını iyi görmek lazım.
Kürtler’in şimdi Kerkük’te bir oldu bittiye kalkışmasına Türkiye’nin tepkileri yüzünden Amerika izin vermeyecektir. Ama Kerkük’te Kürtler’in yaptığının Türkmenler tarafından yapılmasının, yani kentin ele geçirilmesinin ve savunulmasının neden organize edilemediğini de anlamak zor. Irak Ordusu ve Saddam milisleri kenti boşaltıyor, ama Türkmenler kendi varlıklarını koruyacak silahlardan, araçlardan ve destekten yoksunlar. Neden?
Bu krizin Türkiye’ye vermekte olduğu zararı en aza indirmek için kesinlikle ABD’nin mevcut politikalarını iyi kavramak ve bundan sonraki olası politikalarını iyi değerlendirebilmek gerekir. Amerika’nın bundan sonra yapacakları da belli. Türkiye’ye yönelik Amerikan politikası, kısa ve uzun vadeli olarak iyi yorumlanmalıdır. Bunu yaparken ABD’nin karar alma yapısı, Kongre ile Beyaz Saray arasındaki ilişkiler, Pentagon-Ulusal Güvenlik Konseyi-CIA-Beyaz Saray ve lobiler etkileşimi, bunların dış politika karar alma sürecine yönelik etkileri ve boyutları doğru gözlenmeli. Bunlar üzerinde etkinlik yaratılmalı. Ortadoğu’daki siyasi yapılanma, devletler arasındaki tarihsel, dinsel ve siyasal rekabet ve işbirliği alanlarını bundan sonra Türkiye etkilemelidir. İran’ın Türkiye açılımı önemli.
* * *
Türkiye neleri koruyup, nelerden vazgeçeceğinin siyasi olarak tanımlarını yapmalı ve kararlarını almalı. Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’ta bir görev üstlenirse, bunun sonucuna sadece Kürtler katlanmaz.