03 nisan 2001
Tam hikayedeki gibi. Yakalanan hırsıza gel kardeşim diyorsunuz, gelmiyor. Git kardeşim diyorsunuz, gitmiyor. İlla bela olacaklar. İnsafsızca, arsızca, hayasızca, siyasi ve bürokrat ortaklarının işbirliği sayesinde zahmetsizce çaldıkları için sistemi başımıza yıkan hırsızlar, soydukları düzenin sütunları üstlerine düşünce, hepimizi altta bırakma çabalarına vicdanlarımıza seslenerek devam ediyorlar. Düne kadar “çayın taşı, çayın kuşu” diyerek devleti soymak için yarışanlar, şimdi gariban oluverdiler. Bir anda “zavallılar, ekonomik suç bu, yazık, krizin sebebi bunlarla mücadele” gibi boş, saçma ve cahilce yaklaşımlar ortaya çıktı. Mektup yazıyorlar ucu yanık. Daha dün mafyayla kol kola ülkeyi ele geçireceklerdi. Unuttuk sanıyorlar.
Bir de karşı koro var. Ellerindeki, alınlarındaki kiri İslami değerlerle örtme çabasında olanlar. Kırk yılın çürük kaşarları da bunların yanında. Onlar da nedamet için değil, intikam için bağırıyorlar.
Ama yargıçlar ve avcılar bütün sorunlara rağmen hukuku uygulamak noktasında geri adım atmıyorlar. Hep söyledim: “Tuzun koktuğu yerde ilaç hukuktur.” Bugün en iyi ilaç hukuktur. Bizi dünyaya rezil etti hırsızlar. Hukuk yüceltecek. Çaldıklarını istifledikleri Amerika’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den, İsviçre’den ne diyorlar bize:
“Yolsuzlukları engelleyin öyle para isteyin.”
Bugün çalınan paralarla beslenen anlı şanlı profesörlerimiz aldıkları yüz binlerce dolarlar karşılığı hortumcular için “Onlar hırsız değil, orada suç yok” diye mütalaalar vermek için yarışıyorlar. Pek çoğu o ceza maddelerini bizzat kaleme alanlar. Onları “değerli” kılan da bu zaten. Hırsız takımı ve işbirlikçileri halkı kör ve sersem, kendilerini uyanık sanıyorlardı ya… Yanıldılar.
Kabuk kırıldı. Gürültüyü duyuyor musunuz?
SöZ
“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar. (Mustafa Kemal Atatürk.)”

Cavit Çağlar ve Selim Sarıibrahimoğlu
Cavit Çağlar ve Selim Sarıibrahimoğlu. Bu iki ad son dönemde mahkeme salonlarında sık sık karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmalar sonucunda şimdi Cavit Çağlar yakın arkadaşı Hayri Yazıcı ile birlikte Amerika’da imiş. Türkiye’de aranıyor olmak çok önemli değil. İnterpol’ün Türkiye istekli arama tezkeresinin Amerikalılar için hiçbir önemi yok zaten. Avukat Selim Sarıibrahimoğlu ise Türkiye’de. İnterbank içi boşalıp, fona geçip de davalar başlayınca Sarıibrahimoğlu, Cavit Çağlar’a karşı davaları üstlendi. Bankanın Genel Müdürü Kadir Günay’dan bile daha çok sahiplendi işi. DGM’ye falan gidilmeden, ceza mahkemelerinde sıkı bir takiple Cavit Çağlar’a borçlarını kabul ettirdi. Çünkü girdiği davaları kazandı. Selim Sarıibrahimoğlu’nun sıkıştırmasıdır ki hukuken Hazine’yi haklı duruma getirmiştir. Cavit Çağlar’ın bunca peşinde olan bu avukat, kendisine Ege Bank dolayısıyla Çağlar hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı doğru mudur diye sorduğumda “Hayır bana göre haksız ve doğru bir karar değil” deme cesaretini de göstermiştir. İnterbank’a 1.5 milyar dolar kazandıran bir avukat. Bu avukatla ilgili geçen gün iş akdinin feshi kararını öğrendim. İnanamadım. Bunca başarı ve kavgadan sonra… Selim Sarıibrahimoğlu bunları hak etti! Davaları kaybetse, milyar dolarları götürenlerde bıraksa, o zaman iş sözleşmesi devam ederdi. Bence ona az bile yapıyorlar. Bakalım devamında neler olacak.