29.04.1999
Istanbul Büyüksehir Belediyesi’ndeki yolsuzlukta 80’den fazla kisiyi gözaltina alan polis, üç kilit ismi ariyor. Belediyenin ihale verdigi kuruluslara naylon fatura karsiligi ödeme yaptigi anlasiliyor
Tuncay ÖZKAN
Istanbul’da polisin seçimlerden hemen sonra baslattigi büyük BIT (Belediye Iktisadi Tesekkülleri) operasyonu, simdilik 4-5 trilyon lira arasinda gözüken, ancak üstüne gidildikçe daha da büyüyecek bir vurgunun delillerini ortaya çikardi.
Bu deliller arasinda su an için yaklasik 1.5 trilyon liraya ulasan ‘naylon faturalar’ ile banka hesaplarinin önemi çok büyük. Bunlarla ilgili ayrintilar önümüzdeki günlerde Istanbul Belediyesi’ne bagli yan kuruluslarda yasanan olaylari ve gün geçtikçe güçlenen Islami kesim isadamlarinin bir kisminin sermayeyi nereden bulduklari tartismasini yeniden gündeme getirecek.
Örnegin dün polisin ele geçirdigi 500 milyar liralik naylon faturanin, ISTAÇ sirketinde hangi is karsiligi yapildiginin açiklanabilmesi zor gözüküyor. Çünkü ilk bulgular gösteriyor ki para ödenmis ama is görülmemistir.
Polisin zamanlamasi
Ya da sadece agaç dikmekle görevli bir devlet memurunun evinde ele geçirilen 60 milyar liranin nereden geldiginin açiklanmasinda yasanan zorluklar karsisinda bakalim suçlananlar ne diyecek. Simdiden söyleyelim; belediyede peyzaj adi altinda yapilan agaç dikim ve söküm çalismalari ile tohum alimlari yani çevre faaliyetleri açisindan olaya bakildiginda tablo hiç de iç açici degildir.
Bugün hiç kimse polisin yaptigi bu operasyonlara siyasi bir hinç ya da içerik katamaz. Polis istese bu operasyonlari seçimden önce yapar, böylece Istanbul’da son bes yildir Refah ve Fazilet partileri döneminde yasanan bu olaylarla ilgili olarak kamuoyuna mesajlar iletebilirdi. Ancak bunun tam tersi yapildi. Polis sabirla, siyasi olaylarin disinda degerlendirmeler yaparak olaya yaklasti. Bugün gerçeklestirilen operasyonlara bu yüzden Türkiye’nin temiz yönetime kavusmasi noktasinda bakmak gerek. Mücadele bu anlamda önemlidir.
Polisin baskinlari sirasinda 70’ten fazla kisi gözaltina alindi. Bunlarin 5’i naylon faturalari düzenlemekle suçlananlar. 18’i belediyelerin yan sirketlerinde çalisanlar. Diger bölümü aracilar. Belediye olanaklariyla ihale alanlar. Olaylarla ilgisi veya bilgisi olanlar. Bunlarin sorgularindan elde edilen sonuçlar, Türkiye’de bugüne kadar yapilan en büyük temizlik operasyonu ile karsi karsiya oldugumuzu bize gösteriyor.
Bugün Recep Tayyip Erdogan ile birlikte Kirklareli’nde karargâh kuranlar, hatta onunla birlikte cezaevinde yatmak ve ona yakin olmak için küçük suçlar icat edip kendisini hapishanelere attiranlarin da bu islerdeki rolü yakinda ortaya çikacaktir.
Bakmayin siz belediyeden ve yan kuruluslardan yükselen yasa, hukuk feryatlarina. Bunlarin çogu operasyonlari yapanlari korkutup kaçirmak için çikartilan gürültüler. Belediye 24 saatte bütün suçlamalari inceleyip jet hiziyla ‘temiziz’ diyor. Insan biraz sabreder. Yarin ISKI’de oldugu gibi utanmamak için sabreder. Ancak bu yapilmamistir. Bu telas niye?
Derinlerde neler var?
Simdi polisin düzenledigi bu BIT operasyonunda biraz daha derinlere inmekte yarar var. Derinden kastimiz genel büyüklükleri ve yöntemleri klasik dolandiriciliga dayanan bu vurgunun iddialarinin adlandirilmasidir.
Bugün polisin Türkiye’nin her yerinde bu vurgunu daha da aydinlatacagina inandigi bazi belediye çalisanlarini aradigiyla baslayalim olaya. Bunlar kim?
Olayin kilit noktasinda bulundugu varsayilan ancak bir türlü bulunamayan (yazi çiktiktan sonra gelip teslim olurlar diye umuyorum) üç ad sunlar:
Harun Karaca, Necmi Kadioglu, Tufan Mengi.
Bu üç ad BIT operasyonunun merkezinde bulunuyor. Simdi diyeceksiniz ki kardesim, kim bunlar? Anlatalim:
Harun Karaca: Halen polisin aradigi Karaca, daha önce de polis ile iliskisi olan bir belediye çalisani. Karaca belediyede danisman olarak görev yapiyor. Hem de basdanisman. Direkt olarak Recep Tayyip Erdogan’a bagli.
Tarikatçilar adam kaçirdi
Karaca belediyede çalisirken Islamci kardesleri tarafindan kaçiriliyor. Istanbul’un ünlü bir tarikatina bagli fedailer Karaca’yi bir is isteklerinin yerine getirilmesini saglamak amaciyla kaçiriyorlar. Daha sonra Florya’da çirilçiplak sokak ortasinda birakiyorlar.
Bu Harun Karaca 18 Nisan seçimlerinde Fazilet Partisi’nin Tokat milletvekili adayiydi. Karaca seçilemedi. Ardindan geldigi Istanbul’da operasyonlari duyunca sirra kadem basti. Simdi çikilan ihaleler, ihalelerde naylon fatura islemleri ve ihalelerdeki kayirmalar hakkinda sorgulanmak üzere araniyor.
Necmi Kadioglu: Kadioglu da bu seçimlerde milletvekilligi bekleyenler arasinda adini duyuran bir belediye çalisani. O da baskan danismanligi yapmasinin yani sira Istirak Gelistirme Daire Baskanligi görevini yürütüyor. Ordu ilinden Fazilet Partisi milletvekili adayligini koymak için çabalayan Kadioglu sirasini begenmeyip geri çekilenlerden. Kadioglu, Tayyip Erdogan’a Mercedes marka araba hediye eden Almanci isadamlarimizin yakin arkadaslarindan.
O da operasyon sirasinda sirra kadem basanlar arasinda. Yakalanirsa Karaca’ya sorulacak sorular ona da yöneltilecek.
Tufan Mengi: Tufan Mengi Islamci kesimin yakindan bildigi bir ad. Mengi, Mazlum Der adli örgütün (Islamci kesimin insan haklari dernegi) eski Istanbul sube baskani. O da bu ihalelerle ilgili aranilan adlardan. Ancak Mengi’nin yurtdisina çiktigi seklinde duyumlar var poliste. Ama aranmasina devam ediliyor. O da ihaleler ve yapilanlarla ilgili olarak çokça soruya yanit vermek durumunda kalacak.
Yöntem klasik. Ihaleyi verip, isi yapmayanlara naylon faturalarla ödemeler yapiliyor. Bu Türkiye’deki soyguna dayali ihale sisteminin bir uzantisi. Soygun ve soyguncunun ideolojisi olmuyor. Herkes ayni batakliktan payina düsen çamuru almak için debeleniyor. Battikça batiyor.
Sonuç mu; umut olanlar, etraflarini saran yiyicilerin kurbani olup eriyorlar.
Simdi Recep Tayyip Erdogan’in cezaevinin yani basinda bulunan basin bürosundan bu islerle ilgili dosdogru bir açiklama yapilmali. Ama tavsiyem açiklamayi Erdogan’in yanindaki isadamlarinin veya yarin bana is verir umudunda olanlarin yapmamasidir. Açiklamayi bizzat Recep Tayyip Erdogan yapilmali ki, iddiasi olanlarin, hesap verme konusundaki kararliliklari da ortaya çiksin. Ama unutulmasin; çamasir sepeti yerlere saçildi. Kirli çamasirlarin kimlere ait oldugu er geç ortaya çikacaktir.
Not: Sevgili okurlarimdan özür dileyerek bir hatami düzeltmem gerekiyor. Geçen haftaki yazimda Mesut Yilmaz’a atfen eski basbakanlardan Hasan Saka’nin “Çekildim, 81 kiloyum” sözünü aktarmistim. Sözün sahibi konusunda Saka yerine Fatin Rüstü Zorlu’yu kaynak göstermistim. Hafizam yanildi. Okurlarimdan çogu beni uyardi. Düzeltmek için yazi günümü beklerken degerli yazar Hakki Devrim kösesinde konuya açiklik getirdi. Sag olsunlar.