31 Ağustos 2001
Sorgusunda önce cinayetle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Pınar Konuşkan, sonra olay günü mezarlıkta esrar çekerken Garih’in üzerlerine yürüdüğünü, Yermez’in de onu öldürdüğünü anlatıyor
Üzeyir Garih cinayetinde katil zanlısı Yener Yermez ile, birlikte olduğu kadın Pınar Konuşkan açık kimlikleriyle artık orta yerdeler. Ancak Yermez kaçak. Dün öğle saatlerinde Beşiktaş’ta bir bankadan para çekmeye çalışırken kartını makine kapınca, kaçmış. Polis, olay yerine bir 15 dakika sonra ulaşmış. Demek ki takipte polisle arasındaki mesafe artık giderek kısalıyor. Çember daralıyor. Onun yerine kartını kullanan kişi yok. Kendi kartını kullanıyor. Ama sanıyorum cezaevi arkadaşlarından biri veya bir kısmı ile temasta ve onlar bazı akıllar vererek onun kaçışını yönlendiriyorlar. Yoksa bu kadar hareketli olamaz diye düşünüyorum. Gerçi nereye kadar?
KAN ÖRNEKLERİ UYUŞMADI
Mezarlıktaki parmak izleri şüpheli kadın olma ihtimali bulunan Konuşkan’ın parmak izleriyle örtüşmedi. Konuşkan’ın kan örnekleri de incelendi. Bu kan örnekleri, mezarlıkta bulunan kadının kan izleriyle örtüşse idi olaydaki kadın Konuşkan denilebilirdi. Ama kan örneklerinin de uyuşmadığı görüldü. Bu nedenle şu an her şey sav. Pınar Konuşkan, poliste verdiği ilk ifadelerinde önceleri cinayetle bir bağı olduğu iddialarını reddetti. Konuşkan, cuma günü mezarlık civarında Yermez ile seviştiğini ama cinayeti görmediğini söyledi. Ancak sorgu sırasında anlattığı bazı şeyler daha var. Doğruluğu belgelenemeyen şeyler. Polis bu nedenle bu anlatımları tutanaklara geçirdi, ama delil arıyor. Çünkü bir daha küçük Fuat N. olayı yaşamak istemiyor. Konuşkan, sorgunun baskısıyla, “Biz cuma günü seviştik. Cumartesi de esrar içtik, olay sırasında o kişi üzerimize geldi, Yener de öldürdü” diyor. Ama o kadar dengesiz ki, doğru mu söylüyor, yalan mı belli değil.
GARİH’İ TANIYOR MUYDU?
Sorgunun başında “Cumartesi ben sevgilimleydim” demiş. Ama sevgilim dediği kişi onunla olmadığını söylüyor. Sorgudan yılıp bunları üstlenmesi mümkün. Kan örnekleri de tutmayınca beklemekten başka çare kalmıyor. Yermez kaçıyor. Ama kaçarken sürekli yer değiştiriyor. Bazı konuşmaları ile eski cezaevi arkadaşlarından ve onların İstanbul bağlantılı uzantılardan destek istediğini sanıyorum.
Bu olayın başından bu yana bir şüphem var. Yermez, Garih ile mezarlıkta hiç karşılaştı mı? Onun Musevi kimliğini biliyor muydu? Böyle olunca aklımı tıpkı Abdi İpekçi cinayetindeki gibi karanlık ilişkiler ağı düşüncesi kemiriyor. Cezaevinde Musevilik üzerine sağcı ve İslamcı çevrelerin kötü etkilenmesinde kalan Yermez, bu olayı gerçekleştirerek prim mi yapmak istedi?
ÇEVRESİ ARAŞTIRILMALI
Bu soruların aydınlığa çıkması için Yermez’in yakalanması, ilişkilerinin belirlenmesi gerekiyor. Son 20 günde kimlerle konuştuğu çok önemli. Özellikle kışlada birlikte olduğu askerler ile eski cezaevi arkadaşları… Onlarla ne konuştuğu, ne sorduğu da. Örneğin Garih’i hiç sordu mu? Kim olduğunu öğrenmeye çalıştı mı? Ya da Musevilik üzerine hiç konuştu mu?
Bu soruların yanıtlarını almak için Yermez’in yakalanması ve bu süreçte etrafının iyice araştırılması gerekiyor. Bakarsınız bu serseri mayın gibi dolaşan zanlının ardında bir azmettirici güruh çıkar. Ayrıca olay yerinde bulunan kadın kanıyla ilgili somut verilere de ulaşmak lazım. Bu da cinayetin düğümlerinden biri. O kadın kim? Mezardaki izler olay anında mı oluştu? Yoksa başka bir nedenle mi oradalardı. Bunları aydınlatmadan, Üzeyir Garih cinayetindeki sis perdesi kalkmaz.