15.09.2000
MGK’nın 107 maddelik planının valilerle ve köy korucularıyla ilgili bölümleri bildik yaklaşımlar ve çözümsüzlükler dışında unsurlar taşıyor. Bu plana göre vali atamaları için bir kurul oluşturulacak
Tuncay ÖZKAN
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) son günlerde ilginç açılımlarda bulunuyor. Bunlardan biri Güneydoğu’yla ilgili olarak 107 maddelik bir projeyi tartışmaya ve kamuoyunun bilgisine sunması. Bir diğeri de kaynaklık ettiği bir derneğin bildirisiyle kamuoyuna yansıtmaya çalıştıkları. Bildiri batan bankalardan, talan edilen devlet varlıklarına kadar pek çok konuda, çok ilginç bir üslup ve açıklıkta mesajlar içeriyor. Derneğin yazışma adresi ile MGK’ninki de aynı. Bildiride aynen “Türkiye’nin milli varlık ve kaynakları tüketilmektedir. Son 20-25 yıldır tüm şiddetiyle yaşanan soyguna, vurguna, sorumsuzluğa seyirci kalınamaz” deniliyor. Güneydoğu projesinde anlatılanlar bölgenin bugüne kadar bilinen sorunlarının alt alta yazılması ve bunların çözümünde nerelerin işbirliği içinde olacağını gösteriyor. Ama bu noktada hangi kaynağın kullanılacağı konusu net değil.
MGK uzmanları kaynak olarak Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki bölgesel farkları ortadan kaldırma konusundaki 500 milyon Euro’luk tahsisine bel bağlamışlar. Ama AB gümrük birliği sürecinde vaattettiklerini veremiyor, bunu nasıl verecek? Türk Dışişleri’nin, Yunanistan politikası iflas ettti. Yunanistan Türkiye’nin AB ye tam üyeliğinde klasik çekinceleri olan Kıbrıs ve Ege konusundaki tavizleri önşart olarak masaya koyuyor. Sonra AB konusunda MGK ve silahlı kuvvetlerin tam üyelik sürecine, karşılıklılık ve elde edilecek kazançlar bakımından çekinceli baktığı noktasında önemli işaretler var. Bunların büyük bir kısmını milliyetçi çizginin önemli yayınevlerinden Ötüken’in çıkardığı ve emekli general Suat İlhan’ın AB’ye girilmesine neden karşı olunduğunu anlattığı kitabında okumak mümkün. Hem girmeyip, hem de o parayı nasıl alacağız, bu meçhul.
MGK’nın 107 maddelik planının valilerle ve köy korucularıyla ilgili bölümleri bildik yaklaşımların ve çözümsüzlüklerin dışında unsurlar taşıyor. Belki de bu projelerle olağanüstü hal uygulamaları sonlandırılıp, 22 yıldır bölgede etkili olan sıkıyönetim ve olağanüstü hal yönetiminden, normal bir yönetime geçilebilecek. Böylece silahlı kuvvetlerin bölgedeki görevi sona erecek. Proje bugüne kadar terörle mücadelenin temel unsurlarından sayılan köy korucularının devlet memuru yapılarak tasfiyesini gündeme getiriyor. Bir de valilerle ilgili olarak, bu projenin kapsamının da dışına çıkılıp yeni bir düzenleme getiriliyor. Buna göre tıpkı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi çalışacak bir kurul vali atamalarında etkin olacak. Burada incelemeye tabi tutulanlar vali olacak. Valilerle ilgili düzenlemeyle Cumhurbaşkanı Sezer ile Devlet Bakanı Özkan arasında geçen Fethullah Gülen’ci valiler tartışmasının bir daha yaşanmaması sağlanabilir mi? Bence zor. Çünkü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu irticacı diye adlandırılanların yargı içinde görev almalarını engelleyebildi mi?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun dile getirdiği Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarının yüksek limitlerdeki paralarla satın alındığı konusundaki yakınması üzerinde çok konuşulmadan geçiştirildi. Kıvrıkoğlu ayrıca enflasyonla mücadelede alınan tedbirler doğrultusunda trilyonluk tasarruf yapıldığını açıkladı. Yani TSK savunma harcamalarında yeni bir duyarlılık içinde. Türkiye’nin savunma zaafını önleyecek ama paramızı da silah olarak yurtdışındaki tekellere yedirmeyecek yeni düzenlemelere gitmesi kaçınılmaz. Belki PKK ile mücadelede silahlı kuvvetlerin kullandığı parasal kaynağı aynen koruyup, silahlı kuvvetler yerine eğitim, sağlık ve altyapıya harcamalarına yönlendirmek Türkiye’nin bölgesel kalkınması açısından çok önemli değil mi? Bunları silahlı kuvvetlerle, MGK ile birlikte oturup konuşmanın zamanı gelmedi mi? MGK anayasal bir kurum. Söyledikleri, ‘gelin konuşalım anlamına’ gelmiyor mu?
MGK projeler ve kaynaklar anlamında bu tür çalışmalar yaparken bir de sivil örgütlenmeler gerçekleştiriyor. Bunlardan birinden yeni haberdar oldum. ‘Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği’. Derneğin adresi MGK’nınkiyle aynı. Oluşumu da MGK kaynaklı. Bir açıklamaları elime ulaştı. Devletin envanteriyle ilgili.
‘Türk kamuoyuna, Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’e, TBMM ve Hükümet üyeleri ile Devlet Bürokrasisine açık bildiri’ başlığını taşıyan metinde şöyle deniliyor:
* Türkiye’de derhal ‘Devlet Noterliği’ kurulmalı, ‘Devletin Envanteri’ çıkartılmalıdır. Kamusal kaynaklara, mallara ve değerlere yönelik ‘israf ve yolsuzluk’ ciddi ve ölçülemez boyutlara ulaşmıştır. Kamu yönetimi; liyakatsız atamalar, suiistimaller ve siyasal sorumsuzluk sarmalından kurtarılmalıdır. Kamu yönetiminde ‘fetret devri’ yaşanmasına sebep olan Siyasetçiler; hukuku işletmeli, adli-idari-mali çözümsüzlük üretmemeli, kayırımcılık yapmamalıdır. Kamu varlıklarına sahip çıkılmalı; tüm sorumlulardan hesap sorulabilmeli, istikrar(!) adına kimse kimseyi affetmemelidir. İçişleri Bakanlığı’nın ısrarla yürüttüğü operasyonların nedeni, suça zemin hazırlayarak, kamu mal ve kaynaklarını çalan ve çaldıranlardır.
* Türkiye’nin milli varlık ve kaynakları tüketilmektedir.
* 20-25 yıldır yaşanan soyguna, vurguna, sorumsuzluğa seyirci kalınamaz…
* Devlet harcamalarına ilişkin önemli yazılı bilgiler, denetim ortamında ortaya çıkartılamamakta, kısmen yok edilmekte, karartılmakta ya da kullanılamaz, ulaşılamaz hale getirilmektedir. Örneğin, Turban A.Ş. için Cumhuriyet Savcılıklarına yapılan 135 ayrı suç duyurusunda, gereken belgelere ulaşılamadığından, suç isnad edilenler delil yetersizliğinden hüküm giyememektedir.
* Ayrıca, kamu adına seçilmiş ya da atanmış görevlerde bulunup da devlet malını bizzat kullananlar, yakınlarına özel amaçlı kullandıranlar ya da kamu malını kaybedenlerin(!) kamuoyunun vicdanında saklı olduğu unutulmamalıdır.
* Türkiye’de kamu bankacılığından özel bankacılığa geçişle birlikte mantar gibi ‘Özel Banka’ kurdurulmuş, bu bankaların gerek
özelleştirilmesinde ve gerekse el değişiminde yaşanan profesyonel iç boşaltmalarına uzun süre seyirci kalınmıştır. Uyanık(!) banka sahip ve yöneticileri, işbirlikçileri tarafından korunmuş, Hazine ve vatandaşlar büyük ölçüde (8-10 milyar dolar) soydurulmuştur.”
MGK pek çok şeyi birden dile getiriyor. Ne demek istediği apaçık ortada değil mi?
UGSAD nedir?
Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği, bildirisinde kendini şöyle tarif ediyor: Harp Akademileri bünyesindeki Milli Güvenlik Akademisi, 1 Eylül 1952 tarihinde ‘Milli Savunma Akademisi’ adıyla İstanbul’da kurulmuş, 1964 yılında Milli Güvenlik Akademisi adını almıştır. İstanbul’daki eğitim sürecinden sonra Ocak 1995’de Ankara’ya intikal eden Akademi, bugüne kadar 48 yıllık süre içerisinde 48 Akademik Eğitim Dönemi gerçekleştirmiş ve 1017 sivil, 483 asker olmak üzere 1.500 üst düzey kamu görevlisi (Müdavim) mezun etmiştir.
Akademinin mezunları arasında Genel Kurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve general düzeyinde çok sayıda askeri yetkili yanında bakan, milletvekili, müsteşar, genel müdür olmuş sivil bürokrat bulunmaktadır. Akademide gazeteciler eğitim görmüştür.
Akademi’de öğrenim öğleden sonraları 4 saat yapılmakta ve eğitim 5 ay sürmektedir. Akademi mezunlarının üyesi olabildiği Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği (UGSAD) ise 1992 yılında kurulmuştur.
Dr. Cengiz Özdiker Başkanlığında (RTÜK Kamuoyu ve Yayın Araştırmaları Dairesi Başkanı) yönetim kurulu şöyle: Başkan Yardımcıları Yavuz Koca (TMO Genel Müd. Yard.) ve İdris Yaşar (Sağlık Bakanlığı, Genel Müdür Yard.), Muhasip Üye Hüseyin Söğütçü (Çevre Bakanlığı Genel Müdür Yard.) Genel Sekreter Ömer L. Kanburoğlu (Başbakanlık Müşaviri). Üyeler: Dr. Vedat Keçeci (Tarım Bakanlığı, Daire. Bşk.), Dr. Hilmi Bengi (A.A. Müşaviri) Hacı Duran Gökkaya (Şeker Fabrikaları Genel Müdür Yard.), Dr. Oğuz Şahin (Sağlık Bakanlığı Daire Bşk.) Orhan İyigün (TEDAŞ Müşaviri) ve Ahmet İhsan Eryılmaz’dan (Vakıflar Genel Müdürlüğü, Daire. Bşk.) oluşmaktadır.
Derneğin Denetim Kurulu ise Bahattin Yıldırım (Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başdanışmanı), Abdulkadir Yıldız (Turizm Bakanlığı Daire Başkanı) şeklindedir.”