17 Nisan 2003
Vatansever kimdir? Ya da ‘Vatan haini’ kime denir? Örneğin ben İstanbul’da kışlaların yollara bakan cephelerinde bir tarif okuyorum: ‘Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.’
Vatan haini tanımı zordur ama çok kolay yaparız. Yapıştırırız lafı: ‘Vatan haini’. Bu kavramlar çok tartışılır bizde. Mesela; Türkiye’ yi, IMF’ ye mahkum etmek, IMF’ yi Türkiye’ye çağırmak, bunca borca girmemize yol açmak, daha sonra ayaklanıp, lider koltuğundan atmak isteyeceğiniz kişi için tutup Anayasa fırlatıp, ‘Nankör kedi diye bağırıp’ kriz çıkarmak, halka kur çıpasından vaz geçmeyeceğim diye söz verip, bir gece ansızın devalüasyon yapmak, milleti fukara etmek, yapamayacaklarımızın üzerine söz vermek, Türkiye’yi alaşağı etmek, bankaya zarar ediyor diye el koyup, kamuya daha büyük maliyete dönüşmesine yol açmak, ulusal kelimesinin geçtiği her şeye karşı olmak, bu nedenle ulusal sermayenin yok edilmesine çabalamak, ne demek? Ya da bunların tersini yapmaya çalışmak.
Elleri kirli, kanlı, pasaklı, adamların suç işlediklerinde hoyratça adaletin elinden kurtarılması, katillerin katilliklerinin temizlenmesi için af çıkarılması, adliyede bile hakkın teslim edilmemesi, yolsuzluğun, çetenin, mafyanın önünün açılması, bunların engellenmemesi ne demek?
Hain kim? Vatansever bu bulmacanın neresinde?
* * *
Şimdi dünyada da çok tartışılıyor bu kavramlar. Örneğin Irak’ta besili danalar olarak yıllarca böğürüp, sağa sola saldırmasına göz yumulan ‘Cumhuriyet muhafızları’ para, Amerikan yurttaşı olma, hatta o an ülkeden kaçmalarına göz yumulması karşılığında savaşmama kararı almışlar. Saddam da ortalıkta olmayınca, büyük olasılıkla öldüğü için, Amerikalılar ile Iraklı komutan Bağdat Havaalanı çatışması sırasında bu konuda anlaşmışlar. Bağdat’ı satan komutanın adı Mahir Süfyan.
‘Bağdat Amerikalılar’a mezar olacak’ deyip günlerce propaganda yapan ise Enformasyon Bakanı Muhammed El Sahaf. Sahaf, Bağdat’ı koruyacağına inandığı Süfyan’ın sözüne kanmış. Sonra bakmış ki satılmış, hançerlenmiş iddialara göre evine gitmiş. İpini almış, sandalyesine çıkmış; Bağdat’a bakmış penceresinden. Bağdat düşerken tekmelemiş sandalyesini, intihar etmiş.
Komşuları gelip almışlar cesedini. Gömmüşler. Süfyan yaşıyor… El Sahaf ölü… Kim kahraman, kim hain? Tanrım ne zor bilmece bu!
* * *
İngiltere’de Afganistan savaşı sırasında çok ilginç olaylar yaşandı. İngiliz pasaportu taşıyan birçok Afganlı, Amerika saldırdığında gidip orada İngiliz ve Amerikalılar’a karşı savaştı. Ama aynı zamanda İngiliz vatandaşlarıydılar. İngiltere’de herkes ayaklandı: ‘Bunlar vatan haini’…
Ama dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı çıktı kürsüye, ayaklananları yatıştırdı:
‘Beyler, vatanseverlik pasaportla elde edilen bir şey değildir. Vatandaşın vatansever olabilmesi için, kendini oraya ait hissetmesi gerekir. O kişiler kendilerini Afganistanlı olarak hissediyorlar. Gönül bağları orayla. İngiliz pasaportu taşımaları İngiliz vatandaşı olmalarına yetmez.’
Düşünün, Almanya ile Türkiye karşı karşıya. Bizim Almancılar ne yapacaklar? Türkiye’nin saflarına geçseler Almanlar hain sayar, Almanlar’ın safında çarpışsalar biz hain sayarız. Doğrusu hissettikleri yerde olmaları…
Bakın Türk basınında bazı kalemlere, adamlar Amerika’dan çok Amerikancı, İngiliz’den çok İngiliz ve hatta onların çıkarlarının savunmasında onlardan bile ileride davranıyorlar. Türkiye hayallerinde bile yok.Türkiye’nin 20 yıl sonrasını düşünmek bile zül onlara. Hainler mi? Hayır. Çünkü onlar kendilerini Türk ve Türkiyeli hissetmiyorlar. Onlar içimizdeki Avustralyalılar, Amerikalılar, İngilizler. Çifte vatanlılar. Adamın aklı ve yüreği başka yerde atıyor. Karnı burada doyuyor. Karnı doyuyor diye, burada görevlendirilmiş diye, vatan olarak Türkiye’yi görmesi gerekmiyor.
Amerikalılar’ın yıllar önce Saddam’ın elinden, Kuzey Irak’tan, Türkiye üzerinden kaçırıp, Amerikan vatandaşı yaptığı beş bin peşmerge, bugün Amerikan askeri olarak yine o topraklarda. Diğer Kürtler’e, Araplar’a, Türkmenler’e, Keldaniler’e karşı savaşıyorlar. Şimdi bu Amerikan peşmergeleri vatansever mi, hain mi? Sahi, onların vatanı neresi?
* * *
Büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy, o enfes dizelerinde vatan ve vatanseverliği anlatıyor: ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak uğruna ölen varsa vatandır…’
Nazım da diyor ya ben vatan hainiyim diye o güzel şiirde:
‘Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim.’
Ne zor şey şu vatansever ile hain arasındaki farkı görmek. En zoru da inanın gördüğünüzü yüksek sesle söylemek.