28 Ağustos 2003
Bir defasında Napolyon’a ‘dünya üzerinde neden az sayıda büyük devlet adamı bulunduğunu’ sormuşlar. O da ‘gücü ele geçirmek için mutlaka dar kafalı davranmalısınız . Gücü kullanmak için ise, gerçekten büyük olduğunuzu, büyük düşündüğünüzü göstermeniz gerekir. Böyle büyüklük ve böyle dar kafalılık nadiren bir insanda birlikte bulunur,’ demiş. Dar kafalı liderlerden büyük devlet adamları olmayacağı, hatta şirket yöneticisi bile çıkmayacağı mutlak. Oysa etrafınıza bakın, ne göreceksiniz?
Ortaçağ
Artık hoş ama boş konuşan, bilgiyi değil söylemini satan insanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Üstelik bu insanlar, bizlerin hayatının senaryolarını yazmaya kalkıyorlar. Demagoglarla gerçekten ilham almış bilgili insanları birbirinden ayıramıyoruz. Aramızda cahil cüretkarlar, üretemeyen ama yöneten dar kafalılar, diktatörler, dogmatik akıllılar var. Ve bunlar hadlerini bilmiyorlar. Sanki kapitalizmin ortaçağındayız.
Plastik çiçekler
Dostlarına karşı adaletli davranmayı hukukun üstünlüğüne uygunluk olarak görüyorlar. Hukuk hep onların altında kalıyor. Ama başkalarına hukuku uygulamaktan çekinmiyorlar. Kendi partisine, koltuğuna, çıkarlarına karşı vatansever, fakat hukuk, adalet, eşitlik, paylaşım konularında ulusal noktalarda hainlik yapan insanlar var. Yolsuzluk yapanlar, rüşvet yiyenler, mafya, cinayet şebekeleri ve diğer uzantılarından bahsediyorum. Bunlar tıpkı plastik çiçekler gibi duruyorlar hayatlarımızda. Bir anlamları yok. Onların bir işe yaramadığını biliyoruz. Ama orada durarak yol açtıkları zararları görmezden geliyoruz.
İlkeler
Doğruluk, dürüstlük gibi erdemlerden, dostluk, kardeşlik, komşuluk gibi değerlerden yoksun, ilkesiz, karaktersiz, her kabın adamı olmayı maharet sayan , muhalif olmayı yok olmak olarak gören, o nedenle de gelene ağam, gidene paşam diyen dalkavukların, kaybetmiş adamların meydanlarımızı nasıl doldurduklarına bakar mısınız?
Türkiye rüyasına gözlerini kapamış başka rüyaların peşinde koşanlardan bahsediyorum. Onlar bu toprakların hülyalarını bilemezler. Onlar bağımsızlığın, özgürlüğün, kardeşliğin değerini bilemezler. Çünkü onlar için her şeyin bir fiyatı vardır. Örneğin onlar savaşa, kan ve göz yaşına, yetimliğe, sevdasız kalmaya bir fiyat biçerler. Bu onları rahatlatır da. Ama onlar insan mı? Ne zamandır özgürlük, bağımsızlık, eşitlik, adalet, namus, erdem, yetimlik alınıp satılıyor?
Halkımız
Biliyorsunuz ki hepimiz, bu tür adamların aramızda çoğalmasında sorumluluk sahibiyiz. Onların maskelerini indirmedik. Onlara karşı suskun kaldık. Oysa daha bu işlerin başında onlara parmağımızı uzatıp ‘sizde hiç namus yok mu?’ diye sormalıydık. Yapmadık. Ama geç de kalmadık.
Türk halkı iyi bir halktır. Adaleti ve erdemi vardır. Özgürlüğün, bağımsızlığın ve köle olmadan, boyunduruk altına girmeden yaşamanın bedelini ödemiş bir halktır. Hala ödemektedir. Adil insanlardan oluşur. Türk halkı için hafızası yoktur, hemen unutur diyenler büyük bir yanılgı içindedirler. Türk halkı affeder, ama asla unutmaz. Şu an ellerinde bulunan her türlü silahı kullanarak saldırılıyor halka. İnançlarına, değerlerine, görüşlerine. Yarattığı cumhuriyete. Halk beklemeyi bilir. Fakat zamanı gelen bir ideal kadar güçlü bir silah kesinlikle bulunamaz. Mustafa Kemal işte o zamanlamanın ürünüdür.
Suskun çığlık
Bazıları suskun kalarak sesini ve görüşlerini duyurmaya çalışanlarla ilgili olarak, yanlış yorumlar yapıyorlar. Bugünkü suskunluğun nedeni büyük olunmaması değil. Dar kafalı olunmadığındandır. Çünkü bu iki birbiriyle çatışan liderlik vasfı,Türk halkını farklı kılıyor. Büyüklük bazen bir özveri olarak ortaya çıkar. Bu en sade ve en yalnız şekildir. Böylesi bir halkın yöneticilerinin, büyüklük olgusunu yarı doğrular, yarı yalanlar ve gerçek dışı iftiralarla algılamaya hakları yoktur.
Kimse partizanlık yüzünden doğrulardan sapmamalıdır. İç hesaplaşmalar Türkiye idealinden kimseyi döndürmemelidir. Kimsenin Türk halkının yeni yüzyılı barış içinde geçirmesine, zenginlik ve kardeşlikle büyümesine engel olma hakkı yoktur. Kimsenin kanlı ve kara paralarla, cehalet zırvalarıyla Irak veya başka bir yerde ulusal çıkarlarımızın dışında bir alternatife Türkiye’yi zorlaması söz konusu olmamalıdır.