11 Eylül 2001
Londra’dan arayan arkadaşım, “Heathrow Havaalanı’ndayım ve Orhan Aslıtürk ile bir Türk yargıç birlikte sarmaş dolaş geldiler. Aslıtürk interpolce kırmızı bültenle aranıyor, büyük suçları var diye yazmıştın, yanılmıyorsun değil mi” dedi.
Evet aranıyor, ama yanındakinin yargıç olduğunu nereden biliyorsun dedim. “Arkasındaki sıradaydım, pasaportunda öyle yazıyor” dedi. İnanamadım. Belge bul diye rica ettim. “Benden iyi kefil mi olur” dedi, dinlemedim. Belge diye tutturdum. “Tamam” dedi. Belgeyi de getirdi dün. Bir adet bilet koçanı ile, bir adet kredi kartı fişi. Onlar çöpe atınca bizimki çıkartıp almış çöp kutusundan.
206 paunda bilet
Orhan Aslıtürk kırmızı bültenle aranan mali suç imparatoru. Hakkında açılmış onlarca dava var.
Ahmet Yılmaz adlı bir yargıçla birlikte Londra’da geziyor. Gezmekle kalmıyor, onu havaalanından yolcu ediyor. Etmekle kalmıyor yargıç Ahmet Yılmaz’ın uçak biletini de Aslıtürk 206 paund ödeyip alıyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin yargıcı suç örgütünün lideri olarak aranan kişiyle böyle bir ilişki kurmaktan kaçınmıyor. Yargıca bakın yargıca.
Ahmet Yılmaz 1969 doğumlu. Şükrü oğlu, Nizip, Karkamış kütüğüne kayıtlı. Uçak biletinin Aslıtürk tarafından alınmasına ses çıkartmadığı gibi, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda pasaport polisine, “Kırmızı bültenle aranan kişiler için tahdit konulur mu havaalanlarında” diye soruyor.
Orhan Aslıtürk, Türkiye’de naylon fatura imparatorluğunun kralıdır. Bugünkü naylon ekonomik sistemin, hayali belge düzeninin ve siyasetçi, mafya, bürokrat ayağının en önemli halkasını oluşturur. Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Atığ ile evlendi ve sonra da onunla birlikte İngiltere’ye kaçtı. Hakkında kırmızı bülten var.
Barbaros Holding adında kurduğu naylon fatura devi, paramparça oldu. Türkiye’nin neredeyse 2 milyar dolarının naylon fatura ve hayali işlemlerle Aslıtürk ve ekibi tarafından iç edildiği ortaya çıktı.
Son günlerde Londra’dan gelen haberler Gülay Atığ ile arasının açıldığı ve boşanmak üzere oldukları şeklindeydi. Atığ boşanma davası açarak bu haberleri doğruladı. Bir haber daha geldi cezaevlerindeki adamlarından sokaktaki mafya gruplarına. Orhan Aslıtürk Türkiye’ye dönecekti. Yargıç beyimizin polise tahdit konusunda, yani polisçe aranıp aranmama konusunda soru sormasının nedeni bu.
Barbaros Holding. Orhan Aslıtürk, Muhammet Ciğer (şu an cezaevinde), Argun Kızılırmak. Bu kişiler 1986 yılından bu yana hayali ihracatın vergi şampiyonlarına naylon faturalarla olmayan ticaretin parasını aktarıyordu.
Maliye’nin 1996, 1997 ve 1998 yıllarını kapsayan incelemesinde bu adamların kurduğu ve incelenen şirket sayısı 286. İncelenen fiktif ihracat tutarı 1 milyar 730 milyon dolar. İncelenen sahte fatura tutarı ise 2 katrilyon liraya yakın.
Aslıtürk muamması işte bunun için çözülsün istenmiyor. Yargıç bey siz bu muammanın neresindesiniz?
Şimdi böyle bir organizasyonun siyasi ayağı olmadan bu işlerin yapılması mümkün müdür? Değildir. Maliyeci ayağı olmadan, yargıç ayağı olmadan, polis ve mafya bağlantıları olmadan bu işlerin yürümesi mümkün müdür? Değildir. Mafya bağında Susurluk gerçeğinin tam ortasına çıkılır. Daha önce yazdım, şimdilik sadece değiniyorum.
Bunlar neden soruşturulmuyor? Kimse Argun Kızılırmak’a, kardeşim seçim döneminde Ankara’ya gönderdiğin paraları, kime nasıl yolladın diye sormuyor? Oturup Maliye Bakanı olması için dua ettikleri kişinin adı neydi diye de sormuyor. Savcılarımıza buradan duyuruyorum: Bu adamların arkasında müthiş bir siyasetçi desteği var. Koruma var.
Naylon fatura imparatorluğunun içerideki destek ayakları ortaya tam çıkartılamayınca, bu işler de durmuyor.
Hani derler ya “Anamızı belleyen kadı, kimi kime şikayet edeceksiniz” diye. Ben Aslıtürk ile sarmaş dolaş olan, onun uçak parasını kabul eden bu değerli yargıcımızı buradan “Adaletimizin” dikkatine sunuyorum. Tuz kokunca işe hukuk bakar diye biliyorum da…