29 Mayıs 2002
Tarihi misyonu nedeniyle başarılı bir lider olan bu kişi, fiziki nedenlerle, tarihi kişiliğini kullanamaz hale gelmiştir.”
Yıl 1972… Sözler dönemin CHP muhalefetinin lideri Bülent Ecevit’e ait. Hedeflenen kişi İsmet İnönü.
Tarih elbette tekerrür etmez. Olaylar ve sözler benzeyebilir. İşte bugün yaşadığımız şey de bunun örneği. Saygıdeğer araştırmacı Orhan Koloğlu’nun kitabında rastladım bu sözlere. Ecevit’i anlatıyor. Ne büyük ve zalim bir gerçeklik ki, bugün aynı tablo Türkiye’nin yeniden karşısında duruyor. Bu sözler sizce bugünü de anlatmıyor mu? Bu sözler o dönem Bülent Ecevit’i ne kadar haklı gösterdi ise, bugün de yine onu haklı gösteriyor. Ecevit’in hakkını Ecevit’e teslim etmek gerekiyor. Çünkü eğer İsmet İnönü o dönem, Ecevit karşısında 5 ili gezebilecek kadar fiziki koşulları bulunan bir insan olsaydı, bugün belki de siyasi ve tarihi bir kişilik olarak Bülent Ecevit olmayacaktı.
Emeklilik zamanı
Bütün bunları Sayın Ecevit’in, Türk siyasi yaşamının en centilmen siyasetçisinin, artık emeklilik zamanının geldiğine dair fiziki göstergeler nedeniyle yazıyorum.
Sayın Başbakan’ı dün, daha önceki günlere göre daha sağlıklı ve iyi gördüm. Bundan duyduğum sevinç büyük. Ancak Sayın Ecevit’in, bu tarihi kişiliğinin, fiziki koşullarının artık onu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığı koltuğunda taşıyamayacak denli zayıf düştüğü de bir gerçek.
Ben muhalefetin bir kısmının Bülent Ecevit’e dönük eleştirilerini, hele SP ve AKP’den gelen eleştirileri en azından siyasi etik, kişilik hakları ve terbiye açısından zaaf içinde görüyorum. Ama orta yerde duran bir başka gerçeği de görmezden gelebilmek mümkün mü? Bülent Ecevit ne yazık ki artık fiziken içinde bulunduğumuz ekonomik, siyasal ve sosyal olayları şekillendirebilmekten çok uzak. Bunu gözle izlemek, hastalık teşhisleri hakkında doktorlarla konuşarak onlardan durumu öğrenmek, yargıları doğruluyor zaten.
Koltuktan kalkma zamanı
Sayın Ecevit artık bu koltuktan ayrılmalı. Zamanlaması konusunda bir şey söylemek bana düşmez. Bir hafta, bir ay, üç ay sonra olabilir. Bülent Ecevit bunu deklere eder ve uygun formülü yaratırsa eminim Türkiye, partisi ve kendisi açısından çok çok iyi olur. Israrla üzerinde durduğu “ülkenin istikrarı” unsurunu, göz önünde bulundurarak o koltuktan zaman içinde kalkmalı. Aklen, fikren beceremediği için değil. Asla. Rahatsızlıkları fiziken artık bu yoğun tempo ve çalışmayı kaldıramadığı için kalkmalı. Bunu yapmalı. O bu durumda halkının gözünde yeniden Karaoğlan olacaktır.
Tansiyon
Koalisyonu oluşturan liderler, oturup bu konuda görüşse mutlaka bir yol bulunacaktır. Aksi takdirde korkarım bu tarihi kişilik hırpalanacak, eziyet çekecek ve üzülecektir. Türkiye diken üzerinde kalacak, siyasi karar mekanizmaları duracak, ekonomik gelişme kötü etkilenecek.
Seçim yapmadan Türkiye’de liderler arası bir uzlaşmayla yeni bir başbakan bulunursa, sanıyorum ki Bülent Ecevit böyle bir misyondan kaçmayacaktır. DSP’nin genel başkanı olarak ne yapıp yapmayacağı onun ve partisinin takdiri. Ancak Türkiye sizce bu hastane ile yatak arasındaki maratonda yükselip düşen tansiyonu daha ne kadar kaldırabilir?
Yine Sayın Bülent Ecevit’in yılları aşan sözleriyle noktayı koymak istiyorum:
“Tarihi misyonu nedeniyle başarılı bir lider olan bu kişi, fiziki nedenlerle, tarihi kişiliğini kullanamaz hale gelmiştir.”