04 nisan 2001
Türkiye’de koluna kelepçe takılan işadamı, mafya babası, çete üyesi gördük. Peki ama bunların siyasi ve bürokrat ayağı ne oldu? Böyle kalacak mı? Türkiye yeniden yapılandırılırken, bunlar atlanabilir mi? Atlanmamalı. Nereden başlayalım diye mi düşünüyorsunuz? Şimdi size başlangıç noktası.
“Tancot” desem… “Raif Zihnali” desem… “Berrin Zihnali (Ünver)” desem, bir şey ifade eder mi? Ya da şöyle anlatayım; kilit adam: Raif Zihnali, anahtar hesap: Tancot, kilit kadın: Berrin Zihnali (Ünver). Biraz daha ipucu mu? Raif Zihnali Egebank’ın yönetim kurulu üyesiydi. Aranıyor. Kaçak. Daha mı? Alın size 32 tekmili birden rüşvet ve gizli ilişkiler ağının anahtarı.
Tankot firması, Türkiye’de bürokratların rüşvet ağında çok önemli bir yere sahip. Firma Raif Zihnali’nin. Zihnali şu an tıpkı diğer kaçaklar gibi Londra’da firarda.
Türkiye’nin tartışıp durduğu Egebank ve kamu bankalarındaki karanlık ilişkilerin ortaya çıkarılması için vakit geçirilmeden Raif Zihnali’nin ifadesine başvurulması gerekiyor. Ama İngiliz vermiyor. Raif Zihnali’nin vergi cenneti Isle of Mann adasındaki firması Tancot’un hesaplarının en azından son on yıllık hareketlerinin incelenmesi bize rüşvet ilişkilerinin belgelerini getirecek. Ama Batılı ülkeler kendilerine sığınan rüşvetçileri nedense teslim etmiyorlar. Ya da bizimkiler alamıyor. Tancot’un hesapları İsviçre Cenevre’deki Discount Bank and Trust C Company Ltd.’de. Yapılması gereken; bu hesapların son on yıllık dökümünün elde edilerek, borç alacak kayıtlarının incelenmesi. Böylece kamu bankalarındaki vurgunlarda bürokrat ve bankacı ayağının ortaya çıkarılması mümkün olacak. Hangi usulsüz işlemlerden ne kadar komisyon alındığı ortaya çıkacak. Raif Zihnali elde ettiği fahiş komisyonların bir kısmını 20 yıla yakın bir süredir bu hesaptan belirli bürokrat ve bankacılara havale ediyor. Bunu herkes biliyor, ama hesaplara ulaşamıyor. Zihnali Türkiye’ye gelmiyor. Bütün suçları üzerine atan bürokratlar böylece yırtıyor. Kırmızı bültenle aranıyor. Ama ne çare? Türkiye kırmızı bültenle kimi arasa o makbul adam olmuyor mu? Raif Bey bir gelse. Bakın o zaman Ankara nasıl şenlikli bir yer olur. (Arkası yarın)
“Beklenen adam”lar
Türk siyasi hayatı bir yeni ad bekliyor. Bu beklentiyi değerlendiren çevreler atakta. Siyasal İslamın önemli adı Recep Tayyip Erdoğan merkez sağda yeni bir rol için kolları sıvamış durumda. İl teşkilatları hazır, parti hazır. Bir tek Erdoğan’ın yasal durumu bekleniyor. Bir de Fazilet ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararı. Tayyip Erdoğan gelecekte Türk siyasi arenasında önemli bir aktör olacak. Bu şimdiden kesin. Ama onun da parasal destekçisi konusunda olan Albayraklar nedeniyle ileride bir sıkıntı yaşaması muhtemel. Yaşayıp göreceğiz.
Solda ise yeni ad konusunda öylesine büyük bir bereket var ki, sormayın gitsin. Kendini yeni sanan Deniz Baykal’dan tutun da SHP – CHP çizgisinin bütün lider büyükleri koltuk için hazır. Burada bir uzlaşma sağlanamazsa, bugünkü sol kadrolar tarih kitaplarındaki yerine doğru ilerleyecek.
Bir de DSP var. Sıkıntılı. Doğum sancısı çekecek. Süleyman Demirel bana yıllar önce “Siyasette nasıl gelirseniz öyle gidersiniz, değerli kardeşim” demişti. Ecevit’e bakınca aklıma hep bu söz geliyor. İsmet Paşa’yı değiştiren irade, DSP içinde ortaya çıkar mı, bunu göremiyorum. Türkiye yeni siyaset adamları bekliyor. Onlar daha ne bekliyor acaba?
Yunanistan gerçeği
Gelelim Türk – Yunan meselesine. Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu diyor ki: “Kıbrıs kendi halinde işleyen bir süreç. Bunu siz veya biz çözemeyiz. AB çözecek. Türk – Yunan meselesini düşünmekten bıktık. Dünyada sadece Yunanistan ve Türkiye yok. Dünyayı yakalamak lazım. Türkiye ile Yunanistan arasında ticaret hacmi 1 milyar dolar oldu. Bırakın da bu gelişsin. Ticaret yapalım.” Sırtını AB’ye dayayınca böyle rahatlıyor insan.
Yunanistan AB’den gelecek üç yılda altyapı yatırımları için 44 milyar dolar alacak. Türkiye bir milyar doları bulamadı. Kıbrıs konusunda da Türkiye için çanlar çalıyor. Ankara AB üyesi Kıbrıs Rum kesimi için ne proje üretiyor? Kapandan ya kaçıp kurtuluruz, ya tutulur yem oluruz. Yunanistan’ın efelenmesi boşa değil. Bir dolar 370 drahmi. Gayri safi milli gelirden bir Yunanlıya düşen pay 12 bin dolar. Bir dolar 1 milyon 200 bin lira. Gayri safi milli gelirden bir Türk vatandaşının cebine giren para 2 bin 500 dolar. Ankara Ankara duy sesimizi…