24 Haziran 2003
Türkiye, yolsuzluk ekonomisini aşmak zorunda. Bu bir hayal değil. Bugüne kadar aşılamamasının nedeni, herkesin kendi hırsızını kıymetli bulması ve yoksa da kendi hırsızını yaratacak düzenlemeleri gerçekleştirmesidir.Yolsuzluk, Türkiye’de hukuk yap boz tahtasına çevrilerek meşrulaştırılmış ve sümenaltı edilmiştir.
Yolsuzluk Türkiye için bir kader değildir. Yaratılan ve istenilen bir şeydir. Mevzuat düzenlemeleri olmazsa hayali ihracat olmaz.
Mücadele
Çeteler, mafya, katiller korunmaz, hesap sorulur ona uygun ceza verilirse oligarşi ayakta duramaz. Siyasete kirli eller alınmazsa bu düzen değişir. Yolsuzluk sarmalı kırılır. Tamamen biter mi? Bitmez. Ama ülkeyi tehdit edemez hale getirilir.
Yolsuzluk ekonomisiyle mücadelenin bu anlamda uluslararası boyuta taşınması gerekiyor. Çünkü yerel yöneticileri bugünkü mafya tipi yolsuzluğa iten şey, onları mafyanın aracısı durumuna getiren olay uluslararası rekabet ve bunun yarattığı yeni ekonomik sistem. Gelişmiş ülkelerin pazar kavgalarında rüşvet payları artık resmileşmekte ve bunun yarattığı yeni sorunlar, yeni bir ahlak ve etik değerler tanımlamalarını, suç tanımlamalarını gerekli kılmaktadır.
Yolsuzluğun besleyeni
Bu nedenle Birleşmiş Milletler’in yeniden yapılandırılması ve işlevinin yeniden belirlenmesi, tartışılması gereken en öncelikli konulardan birini oluşturuyor. Bu anlamda yerel bazda hukuk ve sivil toplum örgütlenmesi öne çıkıyor.
Yolsuzlukların, yolsuzluğu besleyen terör ve mafya oluşumlarının büyümesi için yasakların, korkunun, halka rağmen ve karşı korumacılığın, yoksulluğun yaygın ve güçlü bulunması gerekiyor. Böyle olunca ülkeleri yönetmek dış veya iç silahlı, paralı veya teknolojili gruplar tarafından daha kolay oluyor. Bunlar yolsuzluk ekonomileriyle ve vahşi ekonomik düzenlemelerin acımasızlığı ile desteklendi mi, terör de, mafya da büyüyor, yolsuzluk ekonomisi de büyütülmüş oluyor. Türkiye’nin son 30 yılı bunun en iyi örneklerini oluşturuyor. Yoksulluk ekonomisi ve terör Türkiye’nin son 30 yılında 40 bin insanını canından etti. En az 200 milyar dolarlık da zarar verdi. Bunun yol açtığı düzen yolsuzluğu ve terörü patlattı. Yolsuzluğun ekonomisi ortaya çıktı.
Demokrasi
Türkiye’de ne yazık ki yolsuzluk ekonomisini kökünden kazıyacak en temel şey olan hukuk yaralı. Hukuk yaralı olunca meydan siyasetçilere kalıyor. Onların da ne zaman ne dedikleri belli değil. Hep aynı şeyleri yapıp, işin özüne dönük çalışma yapmadan olayları ele alıyorlar.
Dünyanın hiçbir yerinde parlamentoların desteklemediği temiz eller çalışmaları asla başarılı olamadı. Olamaz. Ama parlamentolar istemezse o toplum da temiz yönetime geçemez. Örnek mi? Türkiye. Parlamentolar temiz toplumların aynasıdır. Demokrasisi olmayan ülkelerin temiz toplum, temiz yönetim idealine ulaşması mümkün değildir.