04 Ağustos 2003
Yolsuzluklarla mücadele konusunda sistemli bir çalışma yapılmadan başarı sağlamak mümkün değildir. Bugün yapılanlar tıpkı dün yapılanlar gibi sistemli olmaktan uzakta, sadece devri sabık yaratılmasını amaçlamaktadır. Oysa hırsızlıkların temelini oluşturan siyasi ve bürokratik koruma duvarları, şeffaf olmayan sistem, ihale düzeni, siyasal sistemin finansmanı sorunu, ne yazık ki halen bir bataklık olarak karşımızda duruyor.
Ankara’da milletvekili seçilebilmek için harcanan paralar, partilere verilen bağışlar, siyasetin kurumlarının finansmanı konusunda hiçbir şey bilinmiyor. Anayasa Mahkemesi’nin bugüne kadar yaptığı inceleme çalışmaları siyasetin finansmanı üzerindeki gölgeleri hiçbir zaman gideremedi. Her seçim öncesinde partilere gelen paraların geçerli yasal düzenlemelere uymadığı, ama sonradan uydurulduğu anlatılır, gözlenir. Ama sorunun düzeltilmesi noktasında hiçbir şey yapılamadı bugüne kadar. İktidarda olan partinin bağışları toplayıp, seçimlere girerken güçlendiği bir gerçek. Ama Türkiye’yi yönetmeye talip olan ve halktan bunun için oy isteyen partinin, finansmanı noktasında sorunlar çözümlenememişken, Türkiye yolsuzluk ve rüşvetle nasıl baş edebilir ki? Kapısı, içi temiz olmayan siyasal partiler düzeni Türkiye’yi temizleyebilir mi?
Milletvekili
Milletvekilleri Ankara’da asli işlerini bırakıp iki şeyi takip eder. Bunlardan birincisi kamu ihaleleri ve memur atamalarıdır, ikincisi seçmene iş bulma çalışmaları. Bu milletvekilliği kurumunu yıpratan, yok eden bir olgu. Milletvekili ne memur atama, ne de kendi ve siyasi görüşünün finansmanı için ihale kurumudur, iş ve işçi bulma kurumu hiç değildir. Milletvekili kendi yüz seçmenine iş bulsa, bulamadıkları karşısına çıkar. Olması gereken sistemle ilgili çalışmalardır. Seçmene hizmet yasama sisteminin ihtiyaçlar doğrultusunda çalıştırılmasıyla oluşturulur. Ama kamuya bürokrat ve ilişki arayışından, ihale tedarikine, sonra da iş ve işçi bulma kurumluğuna soyunmuş bir milletvekilliği düzeni, elbette bu ülkenin sorunlarına çözüm ve yolsuzlukla mücadelede adım olamaz.
Oligarşi
Bugüne kadar kirli siyasi ilişkilerin, karanlık bürokratik buluşmaların, hırsız işadamı düzeninin yarattığı oligarşik yapı Türkiye’yi neredeyse bütçesi kadar büyük olabilen bir yolsuzluk ekonomisiyle yüz yüze getirdi. Bununla mücadelenin en önce ve kesinlikle siyaset kurumlarının yeniden yapılandırılmasıyla başlaması gerekir. Meclis önce kendisini ve siyasi kurumları düzeltecek, ardından da Türkiye’yi temiz toplum ve yönetim anlamında yeniden yapılandıracak. Bu olmazsa yolsuzlukla mücadele de olmaz. Bugün tıpkı dün olduğu gibi bu noktada hiçbir çaba yok. Bu nedenle ben Türkiye’de yolsuzlukla mücadelede bir yol alınacağını düşünmüyorum.
Türkiye’de yolsuzluk mücadelesini siyasetçi, milletvekili kendi evini temizleyerek başlatmalı. Sonra eğitim, sağlık, yargı alanlarında bu düzenlemelere geçilmeli. Ne polisin operasyonları, ne de müfettişlerin raporları temizlik mücadelesini başlatabilir. Temiz toplum siyaset denilen ve bizi yönlendiren, yöneten kurumların temizliği başlamadan olmaz. Gerçekleşmez. Dün de bu konuda halkın duyarlılığına oynayan siyasiler ve bürokratlar vardı, Sadettin Tantan gibi, bugün de olur. Tantan ne değiştirebildiyse, bugünküler de ancak onu yapabilirler. O da hiçbir şeydir. Siyaset temiz olmadan ülke temizlenemez.