11.06.1998
Bir katiller ordusu yaratip, ellerine silah, para vereceksiniz, sonra da bunun önünü alabileceginizi sanacaksiniz. Vatanseverlik ve hainlik gibi dogru ile yanlis birbirine karismis, adalet yok edilmistir
Tuncay Özkan – Bugün size katiller nasil yaratilir ve nasil kontrolden çikip canavarlasir, bunu anlatmak istiyorum; itiraflar ve resmi belgelerle…
Cem Ersever istihbarat görevi verilmis bir subaydi. Güneydogu’da görevliydi. Ama bir çürük elmaydi. Kontrolsüz, cahil ve çikarciydi. Vatanindan çok parayi ve serüveni seviyordu. Suriye, Irak ve bölgede etkili olan Batili gizli servislerle girdigi iliskiler daha da netlestiginde onun karanlik kimligi biraz daha ortaya çikacaktir. Onun için su an söyleyebilecegimiz, Suriye gizli servisi El Muhabarat’in parali adami oldugudur.
Onun gibilerle, vatan için dag baslarinda sehit olan Mehmetçiklerin ayrimini çok iyi yapmak gerekiyor. Yoksa yasadigimiz olaylari dogru tahlil edebilmek mümkün olmuyor.
Ibrahim Babat bir PKK’lidir. Suriyelidir. Cem Ersever’in eline 1988 yilinda geçmistir. Hemen itirafçi yapilmistir. 1965 olan dogum tarihi 1972 olarak degistirilmis, yeni bir kimlik verilmistir. Silopi’de Botas tesislerinde barinmistir. Babat, bir dönemin karanliklari hakkinda açikladiklariyla çok önemli bilgiler vermektedir.
Adalet yok edildi
Sistemin kirli yüzünün sikistigi anda basvurdugu ‘katil’ kullanma aliskanliginin en aci boyutu Babat ve onun gibilerdir. Kokusma buradan baslamis ve yayilmistir. Vatanseverlik ve hainlik gibi dogru ile yanlis da birbirine karismis, aralarindaki çizgi: Adalet yok edilmistir. Herkesin kendi adaletini satin aldigi bir ülkede baris ve demokrasi olabilir mi? Adaleti yitiren devlet çürümeye karsi nasil direnir?
Iste Babat’in hangi islerde kullanildiginin kendi kaleminden bazi örnekleri:
4 “1988 yilinda Silopi’de Haci Ahmet Zeyrek’in ölümü. Ileride bizi ele verebilir endisesiyle Lokman Gündüz’e vurdurtularak Ersever tarafindan öldürtülmüstür.
4 1989 yilinda Sirnakli Mehmet Bayar’in Idil’de bombali çanta eline verilerek infilak sonucu ölümü. Bombanin eline verilis amaci Avukat’a göndermek ve birlikte ölmelerini temindi, ama bu kisi avukata varmadan çantayi açinca öldü.
4 1989’da Sirnakli Gijo Sanli’nin yegeni Hursit’in ‘bunlar örgüte gençleri göndertiyorlar’ diyerek ihbar ettigi orta yasli üç kisiyi Renault bir araba ile Kasrik Bogazi’ndan aldik. Silopi’ye götürdük. Ancak suç sayilacak bir bilgi alinamadi. Bence bu kisiler masumdu. Sirf Hursit’in kendi düsnanlari idi. Bir sey elde edilmeyince Hursit, bunlar beni taniyorlar. Benim JITEM’in adami oldugumu söyleyebilirler demesi üzerine Ersever, Bayram, ben ve Hursit öldürdük.
4 Yine 1989 yilinda Maho Gerdan diye taninan Irakli Kürt vatandasi sonra Mehmet Kiliç ismini almis ve T.C. vatandasi olan kisiyi Antalya’da askerligini yaparken aldik. Silopi’ye getirerek Cem Ersever’e teslim ettik. Bir gün sonra Irakli komutanlara sirf aramizdaki iyi münasebet devam etsin diye teslim edildi. Bu kisi KDP’nin Raho bölge komutani idi ve üç tane karisi vardi. Kanaatimce Iraklilar teslim aldiktan sonra öldürmüslerdir. Karilari halen Türkiye’dedir.
4 Antalya’da 1993’te öldürülen Numan’in (Soyadini hatirlayamiyorum. Karisiyla birlikte evinin balkonunda öldürülmüstü.) bize gösterdigi Batman’da, 2, Bismil’de 2, Hazro’da 1 ve Antalya’da 1 olmak üzere toplam 6 kisiyi 1990 yili içeresinde öldürdük.
4 Bizim gruba hediye olarak Diyarbakir’da Emlak Bankasi’ndan bir blok satin alinarak evleri dösenerek evlilere verildi. Halen bazilari ikamet ediyor.”
Güneydogu’da binlerce Mehmetçik ve güvenlik görevlisi varken, ‘vatani kurtarmaya kalkan’ bu çeteler ve katiller bakin daha sonra bati illerinde ne ise yaramislardir.
Yine Babat’in resmi yetkililere verdigi ifadelerden bazi alintilar:
“…1991 yilinda Cem binbasi bana bir görev verdi. Telefonla kaçakçi Nejat Söyler ile görüstü. Birini öldürmemi söyledi. Ben bunun üzerine Tekirdag’a geldim… Bizim ekibe bir milyar lira ile kullandigimiz araba verilecekti. Cem Ersever’in ve Nejat Söyler’in ne kadar para alacagini bilemiyordum. Öldürme isini o zaman daha milletvekili olmamis olan Hasan Peker istedi. Bana öldürülecek kisiyi göstereceklerdi. O gün infazi yapacaktim. Bu iste ben, Fethi ve Abdülkadir Ayan birlikte idik. Bizi otele yerlestirdiler. Nejat Söyler’in oglu Murat Söyler de bizimle birlikte idi. Gece sarhos olan Murat Söyler benim tabancamla bir sarjörü otel odasindan disariya bosaltinca, polisler oteli basti ve bizi gözaltina aldi…”
Itarafçilari, kilavuzluk ve örgüt hakkinda bilgi edinme disinda kullanan anlayislari ve bunlarin halen devlet içinde bulunan uzantilarini adalet olmadan nasil islah edeceksiniz? Örnek göstermektedir ki, kisisel çikarlar, bu kiralik adamlar için her seyin üstünde yer aliyor. Babalarin, katillerin, mafyanin kökleri devleti sariyor. Onlarla mücadele için elimizdeki tek araç olan adalet can çekisiyor.
Babat’in ifadeleriyle ilgili olarak eski DYP, simdi DTP milletvekili olan Hasan Peker ile de konustuk. Bize anlattiklari, olayla hiç ilgisinin olmadigi seklinde. Peker, Ibrahim Babat’i da, Nejat Söyler’i de tanimadigini söylüyor:
“Ben Çorlu’da bulunuyorum. Tekirdag merkezde olanlar konusunda bilgim yok. Adi geçenleri ilk kez duyuyorum.”
Babat, 19.12.1997 günü Basbakanlik Teftis Kurulu yetkililerine, DGM savciliklarina itiraflarda bulunuyor. Halen de 17 yil hapis cezasina hükümlü olarak cezaevinde. Ama ifadeleri alanlar aradan geçen onca aya karsin Hasan Peker ile ilgili olarak hiçbir sey yapmiyorlar. Peker’e kendisini savunma olanagi verilmiyor. Sistem böylesine laçka ve kendini temizleyemez hale gelince mafya sokak baslarini tutuyor, kendi adaletini yürürlüge koyuyor. Türkiye bataga çekiliyor. Kokusma, Türkiye’nin ayagindaki en büyük pranga oluyor.
Sevgili Erdal Inönü ile 1992 yilinda Basbakanlik merdivenlerini çikarken yoksullugu her halinden belli olan yasli bir kari koca önümüzü kesmisti. Kadin agir Dogu sivesiyle bir seyler anlatmaya çalisiyordu. Anlasilir olan kismi sürekli tekrarladigi bir addi: Oral Çelik.
Elindeki mektubu alinca, yasli kadinin hemserisi Inönü’den oglunun Fransa’dan iadesini istedigini anladik.
Yillar sonra Abdi Ipekçi’nin katil zanlisi olan oglu Oral Çelik Türkiye’ye geldi. Etrafini saran simsarlar onu kendisinden önceki uyusturucu kaçakçilari ve hayali ihracatçilarin geçtigi yollardan geçirerek Malatya Spor Kulübü Baskanligi’na kadar getirdi. Bir yilda kendi yasaminin hesabini adalete veremeyen bir adamdan, kocaman kara arabalara binip, etrafindaki kötü bakisli çocuklarin korumasinda dolasan bir ‘Baba’ yarattilar. Bir baba dogdu. Bu katiller ve babalar terör atesi altinda ne yapacagini bilmeyen, demokrasi kültürü olmayan yöneticilerin girdigi yanlis yollarin faturalarini ödetiyorlar hepimize.
Terör atesinin bir baska terör atesiyle söndürülmesi mümkün degildir. Kararlilikla korkakligi, adaleti savunmakla hainligi ayni potaya koyup degerlendiren kafalar hâlâ ders alamazlar ise gelecekte daha pek çok katil, Türkiye’nin girtlagindaki ip olmaya devam edecektir.
Güneydogu’da bu kiralik adamlar yüzünden binlerce sehidin adinin gölgelenmesi mutlaka engellenmelidir. Devlet hiç zaman kaybetmeden, adaletini en yüce deger olarak ayaga kaldirmalidir.
Cezaevini kontrol edemeyen bir devlet, suçu cezalandirabilir mi? Mafya babalarini ödüllendirmek için cezaevlerini yolgeçen hanina çeviren bürokratlar, sistemi temizleyebilir mi?
Devlet güçlü elini mafyanin, katillerin, haramzadelerin girtlagina dolamazsa is isten geçecektir. Türkiye’ye katillerden ve hirsizlardan bir yarar gelmesi mümkün degildir. Çözüm adaleti güçlü kilmaktan, mafyanin, devlet içindeki çetelerin hesabini görmekten geçiyor.
Demokrasi ancak adalet varsa yasayabiliyor.